Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DİJİTALLEŞMENİN TARİH ARAŞTIRMA VE YAZMADA OLUMLU VE OLUMSUZ YÖNLERİ ( TARİH ÖDEVİM)

Olumlu Etkiler Kaynaklara Kolay Erişim Veritabanları ve Dijital Kütüphaneler:  Dijitalleşme, araştırmacılara milyonlarca kaynağa anında erişim imkanı sunar. Örneğin, JSTOR, Project MUSE gibi akademik veritabanları ve Google Books gibi dijital kütüphaneler, tarihçilerin kaynaklara daha hızlı ulaşmasını sağlar. Dijital Arşivler:  Birçok arşiv kurumu, belgelerini dijital ortama taşıyarak araştırmacıların ulaşımını kolaylaştırmaktadır. Böylece, fiziksel olarak arşivlerde bulunma zorunluluğu ortadan kalkar. Veri Analizi ve Yönetimi Dijital Araçlar:  SPSS, R ve Python gibi yazılımlar sayesinde büyük veri setlerinin analiz edilmesi kolaylaşmıştır. Bu, tarihsel verilerin daha derinlemesine incelenmesine olanak tanır. Bulut Teknolojisi:  Araştırma verilerinin bulut tabanlı sistemlerde saklanması, verilerin güvenliğini artırır ve farklı cihazlardan erişimi mümkün kılar. Uluslararası İşbirliği ve Paylaşım Online Platformlar:  Araştırmacılar, dijital platformlar aracılığıyl...

HEPİMİZ BİRER DON KİŞOT'UZ.

Ölümsüz gençliğin şövalyesi, ellisinde uydu yüreğinde çarpan aklına, bir Temmuz sabahı fethine çıktı güzelin, doğrunun ve haklının : önünde mağrur, aptal devleriyle dünya, altında mahzun, fakat kahraman Rosinant'ı. Bilirim, hele bir düşmeyegör hasretin hâlisine, hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek, yolu yok, Don Kişot'um benim, yolu yok, yeldeğirmenleriyle dövüşülecek. Haklısın, elbette senin Dülsinya'ndır en güzel kadını yeryüzünün, sen, elbette bezirgânların suratına haykıracaksın bunu, alaşağı edecekler seni bir temiz pataklayacaklar. Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun, sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin ağır, demir kabuğunun içinde ve Dülsinya bir kat daha güzelleşecek...                                   ...

DİJİTALLEŞMENİN TARİH ARAŞTIRMA VE YAZIM SÜREÇLERİNE ETKİSİ

  Olumlu Etkiler Kaynaklara Kolay Erişim Veritabanları ve Dijital Kütüphaneler: Dijitalleşme, araştırmacılara milyonlarca kaynağa anında erişim imkanı sunar. Örneğin, JSTOR, Project MUSE gibi akademik veritabanları ve Google Books gibi dijital kütüphaneler, tarihçilerin kaynaklara daha hızlı ulaşmasını sağlar. Dijital Arşivler: Birçok arşiv kurumu, belgelerini dijital ortama taşıyarak araştırmacıların ulaşımını kolaylaştırmaktadır. Böylece, fiziksel olarak arşivlerde bulunma zorunluluğu ortadan kalkar. Veri Analizi ve Yönetimi Dijital Araçlar: SPSS, R ve Python gibi yazılımlar sayesinde büyük veri setlerinin analiz edilmesi kolaylaşmıştır. Bu, tarihsel verilerin daha derinlemesine incelenmesine olanak tanır. Bulut Teknolojisi: Araştırma verilerinin bulut tabanlı sistemlerde saklanması, verilerin güvenliğini artırır ve farklı cihazlardan erişimi mümkün kılar. Uluslararası İşbirliği ve Paylaşım Online Platformlar: Araştırmacılar, dijital platformlar aracılığıyla uluslararası işb...

ÖĞRETMENLİK EVRENSELDİR

Aristotoles't en Konfüçyus'a, Descartes'den  El-Gazzali'ye kadar hatta ve hatta okuduğumuz kitaplar, yaşadığımız tecrübeler, hatalar bile bir öğretmendir bana göre. Öğretmenlerin öğrettiği şeyler sınırsızdır ayrıca. Fiziksel alemden metafiziksel aleme kadar öğrenmenin bir çizgisi yoktur. Yeterince çaba sarfeden bir kişi her şeyi öğretemez ama her şeyi öğrenebilir. Bu yüzden öğretmenlere bu kadar sorumluluk yükleyemeyiz ve onlardan her şeyi bekleyemeyiz. Öğretmenlik evrenseldir dedikten sonra ne düşünmeliyiz : Öğretmenin ve öğrenmenin yeri, zamanı, yaşı yoktur. Sadece biçimi vardır. İşte bu mesleğin evrensel olmasının sebebi işte bu. 

ÖLECEĞİMİZ İÇİN ŞANSLIYIZ

"Ey hayat, seni bu kadar kıymetli tutuşum ölüm sayesindedir."                                             Halk Özlü Sözü Biyolojik açıdan her canlı ölümlüdür.İster kendiliğinden, ister başka bir şey tarafından. Ölüm kaçınılmazdır. Hayatımızdaki yaşamaktan öte en büyük gerçektir. Ve gerçeklerle yüzleşmek hayatın bir parçasıdır. Öleceğimiz için şanslıyız bile. Çünkü yaşama şansını elde bile edememiş daha doğmayan "ruhlar" var varoluşun renksiz perspektifinde...Şükretmeliyiz bunun için. Her zaman ölümler görürüz. Hayvanlardan, bitkilerden, hücrelerden, mikroorganizmalardan tatsız tuzsuz ölümler görürüz. Ama konu insanlara gelince diken diken oluruz.İyi de yaşamdaki bütün seçimlerimiz, eylemlerimiz, değişimlerimiz, kararlarımız, öfke anlarımız, mutluluk anlarımız, çalışmamız,öğrenmemiz, özgürlük için savaşmamızın hepsi ölüm içindi ve ölüm olmasaydı bunların hiçbirini yapmayıp varolu...

KANUNLAR, YILLAR GEÇTİKÇE DEĞERSİZLEŞİYOR

Kanunlar; doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlüktedir.                                        Montegine Dünyaya bir sıfat verecek olsaydım : " kötülükler cenneti, iyilikler cehennemi" olurdu. Çünkü her kötülüğün altında masum bir iyilik ( ya da bir arzu), her iyiliğin altında da şeytani bir kötülük yatar. Kaçınız mantıklı bir sebep bulmaksızın yaptığınız iyilikleri alçakgönüllülükle dışa vurdunuz ?  Ama hepiniz yaptığınız kötülüklerde makul gibi görünen masum iyiliklere sığınak aradınız ! Kanunlar da insanların amikdalalardan oluşan dürtülerini sindirmeleri için oluşturulmuş yazısal veya sözel kurallardır. Basit bir örnekten gidelim  : Yerlere çöp atmamak. Siz yasak olduğu için mi atmıyorsunuz, yoksa gerçekten de bunun zararlı olduğunun bilincinde olduğunuz için mi? Kendimizi kandırmayalım. İnsanlar korkak varlıklardır. Risk alma dürtülerini zaman evrildikçe ...

BİLİM,BİR NİMETTİR.

                            Hiçbir şey öğrenemeyeceğim kadar cahil birine hiç rastlamadım.                                                                                                             Galileo Galilei                                                                                                                              ...

HER ŞEYİ GÖZÜMÜZDE BÜYÜTÜRKEN GERÇEK BÜYÜĞÜ UNUTTUK : İLAH

Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi  insanları kullanır ; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için tanrıyı kullanırlar.                                             Giordano Bruno Ben ilaha inanıyorum. Onun varlığına ve birliğine, tekliğine, yüceliğine, kudretine, bilgisine, merhametine inanıyorum. Elçilerine, meleklerine, cennetine, cehennemine de öyle. Hayatımızda olmuş, olmakta ve olacak her şeyin gerçekleşmesinin onun sayesinde olmasını da aynı şekilde. Bunu da kimseye kanıtlamama gerek yok. Okuyan kişiye de öyle. Hatta ve hatta, kendime bile kanıtlamama ihtiyacım yok. Çünkü biliyorum. Bilmesem söylemezdim. Bildiğim için söylüyorum. İnsanlar hayatlarına devam etmek için bazı prensipler belirler. Bu prensipler hem yaşamak için bir motivasyon, diğer insanlara karşın ahlaklı olmak ve bence en önemlisi de nereden gelip nereye gideceğ...

EĞİTİM NASIL DAHA İYİ OLABİLİR ?

Eğitim, refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır.                                          Aristotoles Bugüne kadar hep yaşamın " genel"  çıkarımları hakkında yazı yazdım. Yüzeysellerdi. İtaat ettiricilerdi. Fakat bu yazı sadece bir "tavsiye" yazısı olacağı için yazımda bu kadar sert söylemlerde bulunmayacağım çünkü yaptığım bilimsel ölçüdeki ve sosyolojik araştırmalar yetersiz. Öncelikle eğitim denen kavram, ilk medeniyetlerdendir. Milattan öncedir. İlk okul yanlış hatırlamıyorsam Antik Yunan'da Atinda'da ortaya çıkmıştı. Düzenli eğitim sistemi ve zorunlu eğitim  ise ilk defa Prusya'da 2.Frederik döneminde 1763 yılında çıkarılan "Genel Okullar Yönetmeliği" ile 5-13 yaş grubundaki çocuklar için uygulanmıştır. Okuma, yazma, matematik, müzik ve dini retoriksel eğitim verilmiştir. Bense, Türkiye'deki eğitim sisteminden ve nasıl düzeltilebileceğinden bahsedeceğim....

ŞANSINIZ OLMADAN YAŞAMANIZ ZORLAŞIR, AMA KORKUNUZ OLURSA YAŞAM DİYE BİR ŞEY OLMAZ

  " Korkunun kaynağı gelecekte yatar. Kim gelecekten kurtulmuşsa, korkacak hiçbir şeyi yoktur."                                        Milan Kundera  Bana göre hastalığa yakalanmak, savaşın ortasında mağduriyet yaşamak, gaspa uğrarken bıçaklanarak ölmek şanssızlıktır. Kaza yapmak, insanlara birden sinirlenip hakaret etmek, yabancı dildeki bir kelimeyi anımsayamamak hatadır. İnsanın korkarak bir işte yıllarca köle gibi çalışıp ondan yüksek makamdaki insanlara sesini çıkarmayıp elindeki fırsatları kaçırması, kendini diğer insanlara acındırarak aman fermanı dilenmesi, sosyal ilişkilerinde ezilmesi, ve başka insanlar yüzünden kendi potansiyelini ortaya çıkaramaması düpedüz bir korkaklık ve en nihayetinde aptallıktır. Aslında korku bilimsel ve en nihayetinde normal bir "dürtüdür". Fakat yine en nihayetinde bu dürtü bencillikle birleştiğinde biz buna "aptallık" deriz. Önceki yazımda d...

YAŞAMANIN BU KADAR SİSTEMATİK OLDUĞUNU ZANNETMEYİN : RASYONEL EGOİZM ELEŞTİRİSİ.

"İnsan,ne ise o olmayı reddeden tek yaratıktır."                                                     Albert CAMUS İnsanlar, her şeyi yapamamayı hiçbir şeyi yapmamak zanneder. Yaşadınız ya ! (Montegine der bunu) Dünkü yazımda da bahsettiğim gibi biz yaşama göre değil, yaşam bize göre olmak zorunda. Çünkü eylemlerimizle ve seçimlerimizle yaşamı biz hizaya getiririz. Bazı filozoflar işte bu kadar basite alır yaşamayı. Sanki oyundur bu onlar için,yazıklar olsun ! Nikolay Çernişevski, " Nasıl Yapmalı" eserinde nedensellik zincirini insanın dünya işlerine indirgmiş ve insan hayatını dalgaya almıştır âdeta. Nedensellik ilişkisini insana uygulayınca şöyle bir şey oluyor : Mutlu insan, pozitif durum yaşamıştır, pozitif durum yaşayan insan mutludur; mutsuz  insan negatif durum yaşamıştır, negatif durum yaşayan insan mutsuzdur. Ve Nikolay Çernişevski'ye göre insanl...

ARAMAYA MUHTACIZ.

Psikoloji dünyasının 20. yüzyılda logoterapik ilkelerini oluşturan Victor Emil Frankl'in "İnsanın Anlam Arayışı" adlı eserinde çok ilginç bir hissiyat var. Ruhun en derin çığlıklarının insan zihninin frekanslarına inen bir betimleme gibi âdeta. İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarında esir tutulan bir adamın yaşamına anlam verme çabasını kendi ağızından anlatması bu çabayı başardığını ve bize önemli şeyleri tekrar duyumsamamızı sağlıyor : maneviyat.Hayata önem indirgediğimiz şeyler. Bir psikolog olan Victor Emil Frankl : " Gerçekten ihtiyaç duyulan şey yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz  gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat, sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya...

DÜNYANIN EN ZOR (!) EYLEMİ : DÜŞÜNMEK

Okuyucu; bu yazıda köpek balıklarından, ay çiçeklerinden, vazolardan bahsetmeyeceğim. Doğrudan doğruya insanı ve insanın zihnindeki ön yargılaştırdığı konudan bahsedeceğim. Bu konu varolanın neden,nasıl, neyle varolduğunun üstüne düşünme çabasını anlatıyor. Evet başlıkta sizi yanılttım. Çünkü düşünmekten ziyade konumuz felsefe. Size bir soru : Düşünen her kişi felsefe yapmış olur mu? Ben şahsen bilmiyorum. Bilmek ister miydim : Hayır. Çünkü ben felsefenin düşünmekten değil, düşünmenin felsefeden geldiğine inanıyorum. Tıpkı zincirlerini birbirine bağlandığı gibi ben de evrenin nasıl oluştuğundan ziyade ( büyük patlama, yıldızların hiderojenden helyuma geçmesi, v.b) evrenin neden oluştuğuna kafa patlatmak istiyorum. Bence her eylemin, her olgunun önceki bir sebebi var ve biz zinciri çekerken zincirin her bağlanmış tarafı da beraber hareket ediyorsa o eylemler başka bir neticeyi o neticeler başka bir eylemi oluşturuyor. Fakat ne yazık ki insanlar felsefeye atıp tutmaktan zevk alıyor günüm...

ÖZGÜRLÜĞÜ ÇOK YANLIŞ ANLADIK

Özgürlük : Yanlış anlaşılmış bir kavram. İnsanlar bu kelimeyi sorunca şunu diyoruz :" Bir başkasının özgürlüğüne karışmadan bireyin sınırlar altında gerçekleştirdiği serbestlik ". Yani hürriyetin değerini kendisine eziyet çektirmek olsa bile insanın tabiatında olduğunu söylüyorlar. Peki sen kendini esaret altında tutarken ne olacak? Demek istediğim,"Kişi ne yaparsa kendine en büyük zararı verir?" sorusuna kendi cevabımı aktarmak.Hazzın ne olduğunu bilir misiniz? İnsanın mutlu olduğunu sandığı şeydir aslında. Zevktir. O illet yok mu o illet! Eğer hayatımda yapıp pişman olacağım bir hata olacaksa bu yanlış zevklerle kendimi kandırıp kendime güneş her doğduğunda, ayın yansıması sudan her kaybolduğunda hayatı zehir etmek olurdu. İnsanın kendini tanıması çok önemli. Hiç kendini tanımayan insan her şeyin mutluluk olduğunu ve bu sandığı mutluluğu kendine idealize ettiği her eylemi özgürlük zanneder. Oysaki mutluluk ve özgürlük bu kadar ayaklar altına alınmayı haketmiyor! B...