HER ŞEYİ GÖZÜMÜZDE BÜYÜTÜRKEN GERÇEK BÜYÜĞÜ UNUTTUK : İLAH
Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır ; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için tanrıyı kullanırlar.
Giordano Bruno
Ben ilaha inanıyorum. Onun varlığına ve birliğine, tekliğine, yüceliğine, kudretine, bilgisine, merhametine inanıyorum. Elçilerine, meleklerine, cennetine, cehennemine de öyle. Hayatımızda olmuş, olmakta ve olacak her şeyin gerçekleşmesinin onun sayesinde olmasını da aynı şekilde. Bunu da kimseye kanıtlamama gerek yok. Okuyan kişiye de öyle. Hatta ve hatta, kendime bile kanıtlamama ihtiyacım yok. Çünkü biliyorum. Bilmesem söylemezdim. Bildiğim için söylüyorum. İnsanlar hayatlarına devam etmek için bazı prensipler belirler. Bu prensipler hem yaşamak için bir motivasyon, diğer insanlara karşın ahlaklı olmak ve bence en önemlisi de nereden gelip nereye gideceğinin aranması eylemine bir cevap bulabilmek. Lakin şunu da bilmeliyiz ki, sırf bunlar var diye ilahı veya onun kanıtları insanlar uydurdu diye saçma bir önerme oluşturmayız.Aksine bu, insanın fıtratındaki arama ihtiyacını haber verir. Size de çok mantıksal gelmiyor mu? Bir yaradan var, size ileti yolluyor. Ahlak sistemi açısından entelektüel bir perspektif sunuyor. İnsanın kendisini arama ihtiyacının insanda olduğunu sadece bir metindeki bir sayfada ufak bir bölümden haber yolluyor. Ve şansa (!) bakın ki, 2005 yılında ABD Ulusal Kanser Enstitüsü'nün Gen Yapısı ve Düzenlenmesi Birimi' nin müdürü olan Dean Hamer isimli bir adam "Tanrı Geni:İnanç Genlerimizde Nasıl Donanmıştır?" isimli kitabında "Tanrı Geni Hipotezi" adını verdiği bir çalışmada bazı davranış-genetiksel, nörobiyolojik ve psikolojik çalışmalara dayanan ana önermeler oluşturuyor. Bu genin adı "VMAT2" isimli özel bir gendir ve insanları manevi ve mistik tecrübelere yatkınlaştırmıştır. Önermelerin ana hatları şu şekilde :
1 • Maneviyat, psikometrik ölçümler ile nicel olarak gözlemlenebilir.
2 • Maneviyatın altında yatan eğilim kısmen kalıtsaldır.
3 • Bu kalıtım bir kısmı VMAT2 genine isnat edilebilir.
4 • Bu gen monoamin seviyelerini değiştirir.
5 • Maneviyatlı bireyde doğal seçilim tarafından tercih edilirler. Zira onlarda hem doğuştan bir iyimserlik duyusu vardır ve hem de fiziksel ya da psikolojiksel seviyelerde pozitif etki üretebilirler.
Size bunları anlatmamın sebebi yaratıcıyı aramanın insanın doğasında saklı olduğunu ispat etmek. Ayrıca bunun dışında da birçok deneyde de insanın zihninde ilahı araması şeklinde elektronik dalgalanmalar oluşmuştur. Çocuklara yapılan bir deneyde, dart benzeri bir oyun oynatılmıştır ve deneyi gözlemleyenler odadan çıktığında bile çocukların hile yapmıyor olmasına şaşırmışlardır. Bunun sebebi daha önceden çocuklara onları izleyen bir tür "perimsi" bir varlık uydurulmuş ve anlatılmıştır. Bu da doğaüstü olayların insanın zihninde zaten var olduğunu gösterir. Yani demem o ki, yaratıcıyı aramaya başlamak için ilk olarak yaratıcıyı aramanın normal olduğunu kabul etmeniz gerek. Entelektüel faaliyetlerde kutsal metinleri küçümsememeniz gerekir. Günümüzde çığ yaratan birçok bilimsel bilgi kutsal metinlerde küçük ve insanların anlayabileceği şekilde mevcuttur. İnsanların anlayacağı şekilde olması beni rahatsız etmiyor. Çünkü siz tanrı gibi düşünemezsiniz! Onu gerçekte zihninizde tam formuyla algılayamazsınız. Mesela izafi evren teorisi aslında çok basit bir şekilde okuyucuya aktarılmıştır bu kitapta. Buna da "kader ile kaza" denmiştir. Ağrı reseptörleri, su döngüsü, genişleyen evren, izafi evren, demir elementinin uzaydan dünayaya toz halinde düşmesi, big bang ile gök ile yerin birbirinden ayrılması, insanın embriyolojik gelişimi, 3 karanlık evre, zooloji hakkında verilen bilgiler ( örümcek, arı, deve... ), botanik bilimi ile ilgili atıflar, bilimsel motivasyon, kozmogeni ile ilgili verilmek istenen deliller, gök cisimlerinin yörüngelerde bulunması, histoloji gibi daha sayılmayacak şey bu entelektüel ( kutsal sayılan) metinlerden çıkar. Ayrıca sosyal yaşam ile ilgili verilen öğüt ve tavsiyeler birçok felsefi açmaza cevap veriyor. Bununla beraber hassas ayarlar, ontolojik argüman, fıtri argüman, ahlaki argüman, teolojik argüman, teleolojik argüman, kozmolojik argüman, seçim argümanı ( Pascal'ın kumarı) gibi birçok kanıt da beni ilaha yönlendirdi. Bunlardan değinmem gereken şeyin ahlak olduğunu düşünüyorum. Nesnel olarak iyi veya kötüyü belirleyebilirsiniz fakat nesnel olarak ahlakın ve iyiyle kötünün ne olduğunu bir otorite veya daha büyük bir gözlemci olmadan belirleyemezsiniz. Bunun dışında kul olmak, merhamet dilemek sadece bireyin günlük yaşantısına ve iç dünyasına kalmıştır. Buradan itibaren bireyin daha fazla özeline giremezsiniz. Size yeterince kendimin ilaha yaklaştığımı inandırdım sanıyorum ki. Oysaki ben gerçekten samimiyim. Ve ilk başta "Ben onun tekliğine ve yüceliğine inanıyorum" derken de ciddiydim. Günümüzde ne kadar şeyi ilahlaştırdığınızın farkında mısınız? Bunlardan kurtulamazsanız kendinizi benimle kıyaslamaya yeltenmeyin bile! Sen yaşlanma korkundan, hız tutkundan, para ve cimrilik sevdandan, itibar görme hırsından, gösteriş merakından, egondan, kibrinden kurtuldun mu da " ben ancak ve ancak o'nun birliğinden şüphe duymam" diyorsun? Bunlar da en büyük putlar değil midir zaten? Sen zaten en başta etrafındaki her çirkin şeyi ilahlaştırmışsın da bağışlanma diliyorsun gerçek yaradandan ! Bunlar zaten bir put değil midir ? Tekrar söylüyorum : " Her şeyi ilahlaştırmaktan asıl yaratıcıyı unuttuk."
" Hayır, hayır! Dara düştüğünüz her zaman olduğu gibi yalnız Allah'a yalvarırsınız. O dilerse yalvardığınız sıkıntıyı giderir ve siz de Allah'a koştuğunuz ortakları o sırada unutuverirsiniz."
Enam Suresi 41. Ayet
Yorumlar
Yorum Gönder