ŞANSINIZ OLMADAN YAŞAMANIZ ZORLAŞIR, AMA KORKUNUZ OLURSA YAŞAM DİYE BİR ŞEY OLMAZ
" Korkunun kaynağı gelecekte yatar. Kim gelecekten kurtulmuşsa, korkacak hiçbir şeyi yoktur."
Milan Kundera
Bana göre hastalığa yakalanmak, savaşın ortasında mağduriyet yaşamak, gaspa uğrarken bıçaklanarak ölmek şanssızlıktır. Kaza yapmak, insanlara birden sinirlenip hakaret etmek, yabancı dildeki bir kelimeyi anımsayamamak hatadır. İnsanın korkarak bir işte yıllarca köle gibi çalışıp ondan yüksek makamdaki insanlara sesini çıkarmayıp elindeki fırsatları kaçırması, kendini diğer insanlara acındırarak aman fermanı dilenmesi, sosyal ilişkilerinde ezilmesi, ve başka insanlar yüzünden kendi potansiyelini ortaya çıkaramaması düpedüz bir korkaklık ve en nihayetinde aptallıktır. Aslında korku bilimsel ve en nihayetinde normal bir "dürtüdür". Fakat yine en nihayetinde bu dürtü bencillikle birleştiğinde biz buna "aptallık" deriz. Önceki yazımda da bahsettiğim gibi hayat ve bu hayatı yaşamak sistematik değildir. "İçgüdü" kavramı burada devreye girer. Mahvetmeye eğilimliyiz. Çünkü bir "piyano tuşu" değiliz. Biz, o piyano tuşuna dokunan şeyleriz. Ve acı bir gerçek olarak göz önünde bulundurursak korkaklık yaşamda sistematik olarak gerçekleşirse içinizdeki yapay aforizmatik çığlıklarınızın tutsağı olursunuz. Çünkü olasılıklara tutunmayıp ümitsizlik içinde özgürlüğünüzü tehdit eden şeylere boyun eğmezseniz yenilgiyi kabul etmiş olursunuz. Aslında başarılı olmanın sırrı kabul etmemekte. Bana tehdit oluşturabilecek bir olayda kendime daima
şunu hatırlatırım: "Ödeyeceğim bedel ne olursa olsun, eğer yenilgiyi kabul edersem boyun eğmiş olurum. Bu yüzden kendimi savunmaya ve gerektiğinde daha çok ilerleyip güçlenmeye yeltenmeliyim." Korku, insanlara yapamayacağı şeyleri yaptırır. İrade bunu engelleyebilir. Doğadaki kötülükler de aslında korkudur. Kaybetme korkusu, kötülüğün temelidir. Bu da açgözlülük, bencillik ve en son aşamada da "kibrin" oluşmasına zemin hazırlar. Oysaki doğru insan, gerektiğinde kaybetmekten ve elindeki her şeyi ortaya koymaktan çekinmemelidir. Bir kişi bir zindanda uyanıyor ve kendisinin bir elinin zincirde hapsolduğunu ve diğer elinin zincirlenmediğini görüyor. Loş ışık yansımasından görüyor ki, bir anahtar var. Küçük ve simetrik.Almak istiyor fakat loş ışık bütün zindanı aydınlatmıyor. Ve bazı kemirgen sesleri duyuyor. En sonunda da, olduğu yerde duruyor ve öylece bekliyor... Bunun sebebi anahtarın zincirin anahtarı olamadığını ve eğer elini boşuna karanlığa atarsa kötü bir şey olacağını düşünmesiydi. Hâlbuki ; deneseydi, çabalasaydı başta dediğim şansı yaratabilirdi. Korkuyu ben böyle tanımlıyorum işte. Her şeyi hayattaki yerine göre dizayn etmeliyiz. Çünkü özgür irade bunu gerektiriyor. Kendisine bir şans verilmeyince kendi şansını yaratmayan insanlar en korkak insanlardır bana göre. Korkaklık ilk önce iyiliğin yanında yer aldığını gösterir, ama gerçekte kötülüğe hizmet eder kendisi bile bilmese de ! Yürekleri paramparça eden bir gerçek olmasına karşın, kötülüğün dünyada hüküm sürmesinin sebebi korkaklıktır!Çünkü zalimliğe sessiz kalmak, kötülüğün iki yanlı olmasına sebebiyet verir. Sadece konuşmak yetmez ! "Eyleme" geçmezseniz, en büyük kötülüğü siz yaparsınız. Çünkü bu sizin çıkarcı olduğunuzu gösterir. Ama harekete geçerseniz, bu sizi yeryüzündeki en şerefli makama ve en önemlisi "insanlığa" yükseltir.
"Korku işe yarayabilir, ama korkaklık asla ! "
- Mahatma Gandi-
Yorumlar
Yorum Gönder