BİZ BİR KABİLEYİZ
Deneme yazılarında insan söze nasıl başlayacağını bilemiyor. Galiba dikkat çekici bir başlık,okuyucuda pozitif bir etki bırakıyor. İstediğini alacaksın değerli okuyucu dostum. İlkel ve gelişmemiş barbar yerlilerin bulunduğu bir adada mahsur kalan gezginlerin oradaki maceralarını sunan Avrupai tarzdaki filmlerde aslında yerli kabilelerin birbirleriyle olan etkileşimleri,medeniyetten gelen insanları gördükleri ilk sahneden bu yana onlara ettikleri muameleler ve bu insanları tanıdıktan sonra -eğer yamyamlık nizamı ile yemeye kalkışmadılarsa tabii- birbirleriyle olan asıl sosyal yaşamdaki etkileşimlerinin perspektifinde izleyicinin zihninde şu sualler belirir : "Medeniyet, ilkel düşünce yapısını bile değiştirebilir mi ? Güzel fakat, modern veya çağdaş olarak adlandırdığımız şu yüzyılda insanlık gerçekten medeniyete ulaşmış veya en azından ona gelmeye yaklaşmış mıdır ki ? İyi de medeniyet ne demek ?" Bakın çağdaş (!) dünya medeniyeti nasıl tanımlıyor :" Bir uygarlık veya medeniyet; kentsel gelişme, kültürel seçkin sınıf tarafından empoze edilen sosyal sınıflaşma, iletişimle ilgili sembolik sistemler ve doğal çevreden ayrı olma ve üzerinde hükmetme algısı ile karakterize edilen karmaşık yapıdaki toplumdur."
Medeniyet sadece sanayileşme,elit tabakalaşma,insan denen tekelleşmiş otoriteye her geçen gün daha fazla özgürlük (!) tanımak mıdır ? Günümüzde medeniyet demek zulüm,hukuksuzluk,hak tanımamazlık ederken tıpkı saman altından su yürütmek deyimiyle ifade edebileceğim bu insanlık suçlarını örtbas ederek tıpkı " cahillik güçtür, özgürlük köleliktir" ilkesiyle hareket etmek midir ? Günümüzde bunu yaşam ilkesi edinmiş sayısız insan atıkları topluluğu ( nam-ı diğer "gelişmiş devletler") var, neden olmasın ? Sen kim oluyorsun da (!) bu yüce kurumları sorgulamaya kalkıyorsun ?
Ee; insanlar artık güneşe,aya, Lat ve Menat putlarına tapmıyorlar. Ama devlet adamlarına,piyasaya,teşkilatlanmaya,makinalara tapıyorlar. Bu sözü söyleyen İsmet Özel alnından öpülecek adam doğrusu. Açıkça söyleyeyim ki bu dediklerim medeniyet tanımını açıkça desteklemediğimi ve günümüzde medeniyete ulaşmış topluluklar henüz göremediğimi zaten ortaya çıkarıyor sanıyorum ki. Benim medeniyet tanımım "modern barbarlık" değil maalesef. Benim gözümde bu modern insan kavimlerinin ideolojilerinden tutun da dünya görüşlerine kadar her şeyi bağnazlıktan ibarettir. 2+2= 5 demekten bir farkı yoktur. Bu zalim hegamonların başa geçmelerinin büyük etkeni de cahil ve empati yoksunu halktır üzülürüm ki.
Size başarılı medeniyet tanımını yapmak istersem tek kelime ile cevap veririm : toplum.
Toplum demek bana göre kendi fikirleri olan, kendilerini birey ya da bir "fert" olarak gören,bulundukları düzeni büyük ya da küçük geliştirmeye yönelik çalışmalar yapan,iyinin önünü açıp kötünün yolunu kesen ve bence en önemlisi üstünlüğün şahıslarda değil adalette ve hukukta olduğunu bilen kişiler birliğidir.
Bizi ( biz derken neyi kastettiğimi biliyorsun herhalde) toplum yapan hiçbir etken göremiyorum ben. Biz bir toplum değiliz. Biz bir kabileyiz. Tıpkı kabiledeki hukuk geçerli. Kabilelerde başta bir kabile reisi,kutsadıkları şeyin dejenerasyonunda adeta esaret altında kalan diğer üyeleri sadece kendi düşüncelerinin doğruluğuna inanarak yönetir. Birisine av görevi verir, öbürüne ritüel yapma, diğerine çadır kurma... Biz bir kabileyiz. Tabi bu bir isim olduğu için değişebilir. Aile,grup,mahalle de diyebilirsiniz. İsterseniz cemaat, hatta tarikat diye de isimlendirebilirsiniz. Sanırım topluluk ismi en genel tanımı olacaktır. Yanlış anlamayın toplum değil, "topluluk". Orada,şurada başıboş gezen insan toplulukları. Ne bir birlik var ne de hareket. Gecekondu mahallesi gibi düşünebilirsiniz o "biz" dediğim yapıyı. Mahallenin şu köşesinde dilenci vardır, o köşesinde kaçak elektrik kullanılır, şuraya çöpler yığılmıştır,orada ateş yakılmıştır... Düzensiz işler bu yapı.
Dediğim gibi bu cahillikten ortaya çıkan bir husustur. Cahillik, sanırım milletin ağzına sakız olan bir kelime diyebilirim. Öyle kafanıza göre ona buna cahil,kendinize de öyle kolay kolay aydın diyemezsiniz. Gerçek aydın insan şunu çok iyi bilir : Bir şeyler öğrendikçe ve bildikçe hiçbir şey bilmediğimizi ve sadece bir avuç kumdan bile daha az birikime sahip olacağımızı biliriz.
Fârâbî'ye göre, yöneticide şu erdemler bulunmalıdır: Organları tam olmalıdır, anlayışlı olmalıdır, belleği güçlü olmalıdır, akıllı ve ince görüşlü olmalıdır, güzel konuşmalıdır, öğrenmeye gönüllü olmalıdır; yiyeceğe-içeceğe ve eğlenceye tutkun olmamalıdır, doğruluğu sevmeli, yalancılıktan kaçınmalıdır.
Farabi, "İdeal Devlet" kitabında ekonomisinden eğitimine kadar çok iyi açıklamış kanımca devlet olmayı. Fakat şunu sadece söyleseydi ki benim için yine mantıklı olurdu : toplum.
Tabii bir toplumun medeni olması için eğitim en önemli şeydir. Dikkat ettiyseniz öğretim demiyorum. Çünkü eğitimin içine hem bilgi hem de ahlak girer. Kitap okumak eğitimin en en en önemli mutlak ilkesi olmasa da aydınlığa ulaşmak ve kainattaki gözlemlerimizi mürekkebin ihtişamıyla tasdik etmek için önemli bir adımdır. Günümüz modern çağında şahsen okuryazarlık oranlarına da baktığımda özellikle gençlerin akli olarak herhangi bir gerilikte olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Gelişmek için sanırsam ki hayal etmek önemi bir faktör olacaktır. Hayal gücümüzü şekillendirmek için matbaanın kağıda kelimeleri bir fırtındaki yağmur misali dökmesinden yola çıkarak kendimizi yeni bedenlerde,yeni dünyalarda,yeni evlerde,yeni caddelerde görmeliyiz diye düşünüyorum. Burada insanların sevip anlayacakları kitaplar okumasına karşın özellikle eski zaman insanlarının yeni kuşaklara zorla ve dogmatik bir şekilde kendi doğrularına dayanarak okutmaya çalıştığı sözcük gruplarını gençlerin bundan o kadar da hoşlanmamasına kesinlikle hak veriyorum. Sonuçta her kitap her insana hitap etmez. İnsanlar okurken şevk duydukları kitapları okuyarak düzenli kitap okuma alışkanlıklarını kazanmalıdırlar, zorla dayatılan dogmatik fikirlerle okutulan cümleler topluluklarını okuyarak değil. Eğer böyle bir şey isteniyorsa bile yeni kuşaklar biraz daha zaman tanınmalı ve bunun hakkında iğnelemeden bilgi hatta eğitim bile verilebilmelidir. İğnelemeden diyorum çünkü hiçbir insan kendisine cahil yaftalaması yapılmasından hoşlanmaz. Siz tecrübeli büyükler ne de çok seviyorsunuz tecrübesiz zihinleri cahillik adı altında yaftalayıp iğnelemeyi ! Özellikle gelecek dünyanın sahibi bizler olarak diyorum ki bizim cahil olduğumuzu asla ama asla düşünmüyorum. Ha bu arada kitap okumak hakkında verebileceğim tek tavsiyelerden biri olarak anlamını bilmediğiniz kelimeleri kitabı okuduktan sonra bir sözlük aracılığıyla öğrenmeniz ve o sayfayı baştan tekrar okumanız olacaktır. Çok işe yarıyor. Son olarak : Her zaman şevk duyduğunuz eserlerden başlayın.Başlangıç olarak tabii. Başka insanlara kulak asmamanız muhtemel olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder