TENKİT ,TAHLİL , TERTİP VE ÖĞRENİLENLER... ( BU DÖNEM İÇİN )

 " Dünyayı yöneten kalem,mürekkep ve kağıttır "




Ben, şu ocak  gününe değin, unutmuştum. Kelimelerin,sözlerin,sözcüklerin ,cümlelerin bu kadar etkili olduğunu bilirken bir virgülümün bir günü değiştireceğini unutmuştum.Unutturmuşlardı. Bir-iki satırda binbir sanatın varolduğunu ve halen varolmakta olduğunu fark edince eskisine nazaran daha dikkat etmek zorunda kalıyorsunuz kelimelere, iletilere ve işaretlere. 



Bence bir insanın elmanın tadının nasıl olduğunu bilmesi için o insan hem yeşil elmayı , hem sarı elmayı hem de kırmızı elmayı tatmalıdır ( çünkü hepsinin tadı hemen hemen farklıdır ). Bizler gelişim ve değişim için ( eğer zalimlerin hegemonyası altında kalmamak ve ideal bir toplum geliştirip kültür,bilgi,bereket,sanat  gibi şeylerde hırsızlığı önlemek istiyorsak )  dünyada farklı fikirleri kabul etmek ve onların iyi ve olgunlaşmış olanlarını edinmek zorundayız. Bu her şey için geçerlidir. İster makale, ister deneme ,ister hikaye , ister şiir , ister roman ,ister bir tutam hitabet olsun. Düş dünyasını zenginleştirebilirsek dış dünyayı da zenginleştirebiliriz. Ben sanatın sadece göze değil gönle de hitap ettiğini öğrendim. Miras Keçe hikayesi var ya, sahip çıkmadıkları keçe sonradan Selçuklu Devletine ait tarihi bir eser olduğu anlaşıldıktan sonra değerleniyordu lakin karakterler için güneş çoktan şafağı geçmişti. Eğer ki biz de bu kadar çokluk ve zengin bir sanat kültürüne sahipken gözümüzün önündeki şeyi göremeyip bir mendilmiş gibi sağa sola atarsak günün sonunda bir bakmışız eskiden dilendikleri için sadaka ayırdığımız gayriler ( ötekiler ) yerde ellerini açmışken , bir bakmışız bize yiğitlik taslayıp bizim tabağımızı-çanağımızı önümüze koymuş ve içine de acıyıp bir-iki mark atmış olacaklar. Nerede şeref nerede haysiyet ? Ben şunu da öğrendim ki cahillik yenilebilir bir durummuş. Tabii ki de bir sınır olacak efendim amma en azından kullandığımız sözcükler, tümceler, gruplamalar doğru düzgün tertiplenmiş olacak. En azından karşıkine kendimizi adamakıllı ifade edip nüshaya lüzum bırakmayacağız kendimizi. Hayallerimizi fiile geçirebileceğiz. Hiç değilse muhtaç kalmayız ötekilere.Yetmez mi bu kandırılmamak için ? Yetmez mi dolandırılmamak için? Biz bilmesek de yapamayız ki , varlık içinde yokluk yaşarsak , gidemeyiz ki topraklara, mirasa, asıl mülke. Valla ki ne çizmek iki karış bir hattan çizip ötekini nasip , ne ki duymak olur nasip bir musikinin semaverde yankılanan eşsiz sesini. Asıl hakikat değildir bakmak , asıl olan görmektir mesajı iki uzun bir ince dörtlükte. Nasıl bulunur ki anlam aramadan ? Aramak lazımdır. Bazen kaybolursunuz cenkte hasretle uzak iken memleketten bir heybetli okyanusta , bazen şaşırırsınız yolunuzu deli dolu nazik Anton'un aşındırdığı sokaklarda...  Ama hiç yok olmazsınız, hep yaşarsınız. Hiç bitmezsiniz, hep başlarsınız.Siz bazen istemezsiniz,nazlanırsınız, belki sinirlenirsiniz. Bazen sizden birilerinin , insanların, uyandırmasını beklersiniz. Amma velakin bunu yapan böceklerdir,kuşlardır,sümbüllerdir " hişt!" diyen.Uyanırsınız fark edince , ne güzel ola o vakit sizin için , yazıktır fark etmeyene. Ne şanssız adamdır o cağız, ne zavallıdır rastgelmeyen o seslenişlere.

E , siz basarken ıslanmaz belki çarıklar , fakat kan doludur ki orada bir asır önce tüfeklerin kavgasında sabırlı bir galibin bastığı topraklar. Yediğin mübarek ekmek , içtiğin pak su , girdiğin şu gölet,gördüğün şu heykel , dinlediğin şu vaaz , içinde olduğun şu mektep,şu pilli radyo,tuttuğun şu kalem , milletin hürri-iradeyle ettiği şu bir-iki kelam hep onların azim ve olmayı seçtikleri hayatın bir mükafatıdır. Sanki balçığa bulanmış bir taş parçası misaliydin sen , yontuldun ama , zaten mevcut ruh çıktı ortaya sendeki , yontmacılar olmasaydı dikilir miydin ovalara yoksa asılır mıydın bir salıncak gibi güneşe ? Sayardın köle olduğun yerde.  Mecburuz ki bu yüzden - bilmek vazifeniz,lütfen azıcık özen gösteriniz , bilmeye ve bildirmeye ;  öğrenmek ve öğretmeye... Bazen bir anıdan,bazen birer nesirden , bazen bir nazımdan, bazen bir gazeteden bilinmelidir biraz da olsa tarih.

Biz düşünmedik hiç , n'olur affet , görüp bilmeyi, bilip çıkarmayı , ilişkilendirmeyi. İlişkilendirirsek her yer toz bulutu,renkli ışıklar, tatlı tatlı çalan utlar,çeşit çeşit vagonlar,ikişer - beşer katlı apartmanlar , yemiş yemiş çeşitli çarşılar , dokumacılığın zirvesi ince edilmiş kilimler , uzaktan bakılınca bizim olduğunu belli eden kuleler, bazen bambaşka şeyleri hiç yerine gitmeden görebilirsiniz. Sadece bakmak yerine görmeniz önemli. Olağanüstü bir şey değil ki bu yazılanlar, görerek bakarsanız her şey her yerde her imkan-ı zati olmayıncaya dek mümkündür. Cennet, bizim düşlerimizde saklı aslında. Aslında sadece görmek ve onu ortaya çıkarmak gerek. Bulunduğun şu zemindir asıl cennet ve kafandaki yerdir görmek istediğin diyar. Sadece görmek önemlidir, ben bunu öğrendim.


Farkı da görmemiz gerek. Bize getirilen kazanımlar bir tarih, felsefe , ilim de olabilir ; estetiğin ivme kazandırdığı bir san'at da olabilir. Ama bazı şeyleri de farklı görmemeniz gerek. Bazıları fakir ,giyimsiz, muhtaç , gazetesi bile olmayan dul şu çekirdekçi ile serveti katırlarla taşınamayacak olan Karunlar arasında fark görür. Oysaki biz hiçbir fark görmeyiz ve siz de hiç fark görmeyeceksiniz insanlar arasında. Zenginlik kağıtsa desenize şu çınarlar bizden daha verimli ! Onlar ahlaki vazifelerini çıkarları doğrultusunda yaparlar . Gözleri , ilahları , kutsadıkları şey çıkar olmuştur. Fakat geçek zenginlik muhtaç olmamakken asıl iyilik çıkar gözetmeksizin alınan değil verilen şeydir. Bunlara sahip olanlar ise artık karakter ve en nihayetinde asıl insanın ta kendileridir. Ben okuduklarımdan ve kazanımlarımdan bunu öğrendim.


Ben bizi biz yapan değerlerin hitap ettiklerimiz , feda ettiklerimiz ve feda edenlere duyduğumuz saygı olduğunu öğrendim . Aksi taktirde bir-iki dize için neden kan,ter ve gözyaşı dökülmüş ola ?



Bu yazı bir dönem değerlendirme ve tenkit,tahlil ve tertip yazısıdır. Kaldı ki bu yazıda hiç eğitimle,sınıfla,sınavla ilgili terim göremeyeceksiniz. Çünkü değerlendirmek , benim şu anda edindiğim kazanımlar demektir. Buyurun, işte kazanımlarım.






Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜNYANIN EN ZOR (!) EYLEMİ : DÜŞÜNMEK

ARAMAYA MUHTACIZ.