ÇOCUKLUĞUMUZ
ÇOCUKLUĞUMUZ
Annemin bana öğrettiği ilk kelime
Allah, şahdamarımdan yakın bana benim içimde
Annem bana gülü şöyle öğretti
Gül, Onun, o sonsuz iyilik güneşinin teriydi
Annem gizli gizli ağlardı dilinde Yunus
Ağaçlar ağlardı, gök koyulaşırdı, güneş ve ay mahpus
Babamın uzun kış geceleri hazırladığı cenklerde
Binmiş gelirdi Ali bir kırata
Ali ve at, gelip kurtarırdı bizi darağacından
Asyada, Afrikada, geçmişte gelecekte
Biz o atın tozuna kapanır ağlardık
Güneş kaçardı, ay düşerdi, yıldızlar büyürdü
Çocuklarla oynarken paylaşamazdık Ali rolünü
Ali güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar kahraman
Ali olmaktan bir sedef her çocukta
Babam lambanın ışığında okurdu
Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık
Fetihlerde bayram yapardık
İslam bir sevinçti kaplardı içimizi
Peygamberin günümüzde küçük sahabileri biz çocuklardık
Bediri, Hayberi, Mekkeyi özlerdik, sabaha kadar uyumazdık
Mekkenin derin kuyulardan iniltisi gelirdi
Kediler mangalın altında uyurdu
Biz küllenmiş ekmekler yerdik razı
İnanmış adamların övüncüyle
Sabırla beklerdik geceleri
Şimdi hiçbirinden eser yok
Gitti o geceler o cenk kitapları
Dağıldı kalelerin önündeki askerler
Çocukluk güzün dökülen yapraklar gibi
Sezai KARAKOÇ cumhuriyet dönemi şairlerinin duygusal dayanışma kalesidir kanımca.Bağlı kalmayı bilmiştir ve Mehmet Akif ERSOY ile Necip Fazıl KISAKÜREK şairleriarasında bir 3. şövalye olmuştur adeta. Kendisinin şiirlerin edep, duygu ve iman barındıran ;retorik ve ezoterik hattan ziyade medenice bir ifade edişi vardır bence. Ki genellikle bazı insanlarböyle düşünmez ama olsun.Medeni bir akımla Anadolulu'ya bir güvence vermiştir. Tıpkımeçhuliyete giden bir kara trenin sergüzeşti gibi bir duygu cümbüşü görebilirsiniz şiirlerinde.Kültürel muhafızlığı ve temel perspektifleri temasal bir şekilde ele aldığını söyleyebilirim.Çocukluğumuz adlı şiirinde ise belli ettiği temel esaslar aslındabir belli ediş ve özlem dönütüdür. Bu dönütü ise insanlığa verir.Kendi çocukluğundaki İslam'ın yüksekliğine olan sevgisi ve özlemiyankılanır bu şiirde. Aynı zamanda sahabe hikayelerini,müminlerinkahramanlık hikayelerini özlem ve ihtişamla hatırlar. Son anda zaptedilmekten kurtulan kaleler,üzücü şehit destanları,fetihler,Hz Ali'ye duyulan hayranlık o kış geceleri okunan sıcacık hikayelerinen değerli incilerden,süslü kaftanlardan daha değerli olduğunuyansıtmıştır. Sadece tarih değil, bu teslimiyetin felsefi boyutuhala günümüzde o ihtişamlı sözlerle harlanan ateş hala diri diriyanmaktadır. BUnunla beraber hatıralardan özlenen şey aynı zamandamaneviyattır da. Kül karası dumanların altında edilen mangalgündüzleri geceyi beklemenin katlanılabilir bir şey olduğunugöstermiştir bizlere. Karakoç'un ben ile başlayıp biz ile devam etmesinigaripsedim ve anladım ki sadece bu adamı değil,hepimizi ilgilendirenbir meseledir bu. Geçmişe sadık kalan şimdiye sahip çıkalım ohalde !
Yorumlar
Yorum Gönder