Umut ESEN

 Kitabı kısaca tanıtayım :    Alanso veya Keseda adıyla bilinen soylu bir bey oldukça cömert ve zengin bir efendiydi.Bir evde kalmış yeğeni, bir yaşlı kahyası, bir hizmetçisi vardı. Çoğunlukla arkadaşlarıyla sohbet etmeyi, ava çıkmayı ama en çok da  şövalye romanları okumayı  severdi. Lakin bu  şövalye romanları okuma  işini korkunç derece abarttı. Gözleri kanlanmaya ve yavaş yavaş  sanrılar görmeye başladı.  Arkadaşları Berber Nikolas ve Papaz Efendi yakın dostları Don Alanso için epey endişeleniyorlardı. Ve komik kahramanımız bir şövalye olmaya ve dünyayı zalimlerden arındırıp mazlumları kurtarmaya karar verir. Ahırındaki cılız arı Rosienta'yı ; dededen kalma paslı silah,zırh ve tolgayı kuşanır. Ve yanına onun para hesabını yapacak, çamaşırlarını taşıyacak, soylu olmayan dövüşlerde kavgaya girecek ve ona yoldaşlık edecek olan  köydeki bir çoban olan Sanço Panza'yı  alır. Sanço Panza hikayedeki 2. önemli karakterdir.    B...

Nevruz infografiğim Umut ESEN olarak adlandırıldı bakabilirsiniz. 

Umarım güzel olmuştur  : 1- Antik Çağlarda Ortaya Çıkması  Antik çağlarda nevruzun, Zerdüştiler'den itibaren kutlanıldığı bilinilmektedir. Zerdüştiler; ateş, hava, su, aydınlık, güneş gibi somut şeylere tapınan dini bir topluluktur. Ayrıca MS 2. yüzyılda Persler'de ve  Eski Mezopotamya'da da kutlanıldığı bilinilmektedir. Kaynaklara göre nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Bazı topluluklar kuzey yarım kürede yaşadıkları için baharı temsilen 22 veya 23 Mart tarihlerinde kutlarlar. Zerdüştiler'de ve Bahailerde kutsal kabul edilip tatil günü ilan edilirdi. Kürtlerde ise o dilde  "newroz" olarak bilinen bu bayram kürt miteolojisindeki "Demirci Kawa Efsanesi"ne dayanır. Aynı zamanda Göktürklerin Ergenekon'dan demir dağı eriterek çıkmaları anlamıyla da ve baharın müjdesiyle de birleşerek Ergenekon Destanı da buna ilham olmuş olabilmektedir. Nevruz kutlamalarını tarihte ilk olarak başlatan şahıs " Kral Cemşid" ...

Hikayeler, nedir sahi hikayeler ? Hayatın tuzu-biberidir. Baharatıdır. Bu baharatlar uzun çarşılardan,ülkelerden gelmiştir. Hepsinin bir geliş macerası vardır. Çeşit çeşittir tatları. Bazıları fazla acıdır fazla gelir, bazıları fazla tatlıdır fazla masumdur.  Devlet başkanlarının, bilim insanlarının, filozofların,ressamların,müzisyenlerin akşam vaktinin daha çekilir olması için içtikleri o kahve misali gibi gelir yolda kalmış insanlara hikayeler. Aslında hepimiz her gün hikaye yazıyoruz amma farkında değiliz. Aslında her gün baştan yaratıyoruz kendimizi,insanları,hayvanları,bitkileri,aynaları,anahtarlıkları... Sanki ilahi boyut ile ankesörlü bir telefondan görüşme yapıyoruz. En güzel rüyalarımızı süsleyen, en geniş ekranlardan daha geniştir. Uydurma değildir sadece. Bazen bir sokağa bakarsınız pencereden, baktığınızda iki elinde de pazardan alınmış içinde meyve sebze dolu olan naylon poşeti olan o  kel ve turuncu montlu adamın ne iş yaptığını çıkarırsınız. Balzac gibi.Başka du...